DOĞANIN
DİYALEKTİĞİ
AİLENİN, ÖZEL MÜLKİYETİN VE
DEVLETİN KÖKENİ
ANTİ-DÜHRİNG
ÜTOPİK
SOSYALİZM VE BİLİMSEL SOSYALİZM
LUDWIG FEUERBACH VE KLASİK ALMAN
FELSEFESİNİN SONU
TARİHTE ZORUN ROLÜ
KÖYLÜLER SAVAŞI
ALMANYA'DA DEVRİM VE
KARŞI-DEVRİM
İNGİLTERE'DE EMEKÇİ SINIFIN
DURUMU
KONUT SORUNU
BÜRO İLE BARİKAT ARASINDA
KOMÜNİZMİN İLKELERİ
HAKİKİ SOSYALİSTLER
|
FRİEDRİCH ENGELS
DOĞANIN DİYALEKTİĞİ
MARKSİZM-LENİNİZM ENSTİTÜSÜ
SUNUŞ
DOĞANIN Diyalektiği,
Friedrich Engels'in çok önemli yapıtlarından biridir. Bu yapıt, 19. yüzyıl
ortalarında, doğabilimlerin ulaştığı başlıca başarıların, diyalektik
materyalist bir genellemesini verir, materyalist diyalektiği geliştirir ve
doğabilimlerdeki metafizik ve idealist kavramları eleştirir.
Geçen yüzyıl içinde, birkaç
on yılı aşkın sürede, kapitalist üretim tarzında ve kapitalizmin üretici
güçlerinde sağlanan gelişmeler; teknolojide ve doğabilimlerde, özellikle
sanayi ile azçok bağlantısı olan doğabilimlerde, hızlı bir ilerleme
sağlamıştır.
19. yüzyılın başı ve daha çok
ortaları, matematikte, gökbilimde, fizikte, kimyada ve biyolojide bir dizi
başarıya ve buluşa tanık olmuştur. Yeni olgular ve doğa yasaları ortaya
konmuştur, yeni teoriler ve varsayımlar kabul edilmiştir; yeni bilim
dalları ortaya çıkmıştır.
Engels, doğabilimin bu zafer
dolu yürüyüşündeki üç ilerlemeyi şöyle sıralar: organik hücrenin
bulunması, enerjinin sakınımı ve dönüşümü yasasının bulunması,
darvincilik. 1838'de ve 1839'da M. J. Schleiden ve T. Schwann, bitki ve
hayvan hücrelerinin özdeşliğini ortaya koymuşlardır; bu iki bilgin, canlı
organizmanın temel yapı biriminin hücre olduğunu kanıtlamışlar ve
organizma yapısının eksiksiz bir teorisini yaratmışlardır. Böylece bu iki
bilgin, organik dünyanın birliğini göstermişlerdir. 1842 ve 1847 yılları
arasında J. R. Mayer, J. P. Joule, W. R. Grove, L. A. Colding ve H.
Helmholtz, enerjinin sakınımı ve dönüşümü yasasını bulmuşlar ve
gerçekliğini kanıtlamışlardır. Bunun sonucu olarak, doğa, kendisini,
maddenin evrensel hareketinin bir biçiminin, bir başka biçime dönüşümünün
sürekli süreci olarak ortaya koymuştur. 1859'da Charles Darwin, temel
yapıtı Türlerin Kökeni'ni* yayınlamıştır. Bu yapıt, bir yüzyıldan fazla
süren evrim fikrinin gelişimini tamamlamış ve modern biyolojinin
temellerini kurmuştur. Bu buluşların felsefi önemi, doğal gelişmenin
diyalektik niteliğini özellikle özlü bir biçimde ortaya koymuş
olmalarındadır.
19. yüzyılın ortasından bu
yana, bilimsel gelişme, gerçek bir devrim niteliğine bürünmüştür. Ne var
ki, doğabilimin ortaya koyduğu yeni bilgilerin diyalektik niteliği ile
bilim adamlarının kullandığı metafizik yöntem arasındaki çelişki, bu
bilimsel gelişimi güçlüklerle karşı karşıya getirmiştir.
19. yüzyılın ikinci
üçte-birinde ulaşılan bellibaşlı bilimsel başarıları felsefe açısından
genelleştirmek ve doğanın diyalektik materyalist anlayışını ayrıntılarıyla
işlemek zorunluydu.
Marx, temel yapıtı Kapital'e
tam anlamıyla gömülmüş bulunduğundan, bilimsel ilerlemenin ortaya
çıkardığı yeni teorik sorunları ele alan Engels olmuştur. Bir Manchester
firmasındaki işini bırakıp Londra'ya taşındıktan sonra Engels, bu
çalışmaya başlayabilecek durumdaydı. Gene de Fransa-Prusya savaşı, Paris
Komünü ve Enternasyonaldeki çalışmaları, onun, 1873'ten önce kendini
teorik araştırmaya vermesini engelledi.
Marx ve Engels'in, bilimsel
sorunlara karşı gösterdikleri ilgi ne bir raslantı, ne de geçici bir
hevesti. Marx, bilimsel bilgilerini sürekli bir biçimde genişletmişti.
Babasına yazdığı bir mektuptan da anlaşılabileceği gibi, bilimsel
çalışmalarına gençliğinde başlamış ve matematik üzerine bağımsız bilimsel
yapıtlar yazdığı ömrünün son yıllarına kadar bu çalışmalarını sürdürmüştü.
Engels de buna çok benzer bir evrimden geçti.
Marksizmin kurucuları, bir
dünya görüşü yaratırken, kendilerini, felsefenin daha önceki başarılarını,
ekonomi politiği, sosyalist ve komünist öğretileri eleştirici bir
süzgeçten geçirmekle sınırlamadılar. Eğer materyalizme, yeni, diyalektik
bir biçim verilecek idiyse, onlar, çağdaş doğabilimin temel başarılarını
genelleştirmek zorundaydılar. Engels, Anti-Dühring'in ikinci baskısının
önsözünde şöyle yazıyordu: "Alman idealist felsefesinden bilinçli
diyalektiği, onu, doğanın ve tarihin anlayışı ile bütünleştirmek üzere
kurtaran, hemen hemen yalnızca Marx ve ben olduk. Ne var ki, aynı zamanda,
hem diyalektik, hem de materyalist bir doğa anlayışı, matematik ve
doğabilim ile içli-dışlı olunmasını gerektirir."*
Marx, 1863'te Kapital için
hazırlık çalışmasında, doğabilimin "bütün bilgilerin temelini
oluşturduğunu" belirtmiş, doğabilimin rolü üzerinde önemle durmuştur.
Marx ve Engels, bilimle aynı
ölçüde ilgilenmişlerdir, ama aralarında bir tür işbölümü vardır. Marx,
matematikte, teknoloji tarihinde ve tarımsal kimyada daha bilgiliydi.
Bunun yanısıra fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, anatomi ve fizyoloji
üzerinde de çalışmıştı. Engels'in tersine, o, zamanının çoğunu matematiğe
ve uygulamalı bilime vermişti. Öte yandan, Engels'in daha derin bir fizik
ve biyoloji bilgisi vardı; ayrıca matematik, gökbilim, kimya, anatomi ve
fizyoloji üzerinde de çalışmış ve teorik doğabilime Marx'tan daha fazla
bir dikkatle eğilmişti.
1848'den önce, yani marksizm
henüz yeni biçimlenirken, Marx ve Engels, yazılarında, bilimsel ve
teknolojik gelişmeye duydukları derin ilgiyi gösteren birçok olgunun
sözünü etmişlerdir. Ama o zaman, henüz, doğabilim üzerindeki özel
çalışmalarına başlamamışlardı.
Marx, bu çalışmalara, 1851'de
ekonomi politik alanındaki araştırmalarına yeniden giriştiği zaman başladı
ve teknoloji tarihi ve tarımsal kimya alanlarında, bu bilgi dallarıyla bir
yakınlık kurmak amacıyla çalışmalara daldı. Daha sonra, bu çalışmasının
sonuçlarını, Kapital'in birinci cildinde makineler bölümünde ve aynı
yapıtın üçüncü cildinde toprak rantı teorisini geliştirmekte kullandı.
Aynı şekilde, Engels de, çeşitli bilimsel sorunlar üzerinde çalışmaya
1850'lerde başladı.
Marx, Kapital'i yazarken,
matematik alanında özel bir çalışma yapması gerektiği sonucuna varmıştı.
1858'de, önce cebir, sonra da analitik geometri, diferansiyel ve entegral
hesapları çalışmaya başladı. Bu çalışmalar, sonradan, bağımsız bir nitelik
kazandı. Aynı dönemde Engels, diyalektiği ayrıntılarıyla işlerken, fiziğin
ve fizyolojinin başarılarını, özellikle hücre teorisini ve enerjinin
dönüşümü teorisini kavrayabilmek için, fizik ve fizyoloji üzerinde
çalışmaya başladı. 1859 yılı sonunda yayınlanan Darwin'in Türlerin Kökeni,
Marx ve Engels'in bilimsel çalışmalarını daha da hızlandırdı. Engels,
Darwin'in kitabını, yayınlanır yayınlanmaz okumuştu. Kitabı 1860'ın
sonlarında okuyan Marx, Darwin'in büyük buluşunun, marksizm için taşıdığı
önemi 19 Aralık 1860'ta Engels'e yazdığı mektupta şöyle belirtiyordu:
"Bizim görüşümüzün doğa tarihine ilişkin temelini ortaya koyan kitap, bu
kitaptır." Daha sonraki yıllarda Marx ve Engels, bilimsel çalışmalarının
kapsamını dikkate değer ölçüde genişlettiler. Biyoloji, anatomi,
fizyoloji, gökbilim, fizik, kimya ve öteki bilimler üzerinde çalışmalar
yaptılar.
Bu çalışmalarda hayli önemli
bir aşama 1873'te başladı ve 1883'te Marx'ın ölümüne kadar sürdü. O dönem
boyunca Marx ve Engels, doğabilimlerdeki incelemelerini genişlettikçe,
bağımsız bilimsel yapıtlar yazma işini giderek ilerlettiler. Marx,
diferansiyel hesabı diyalektiğin terimleri içinde kanıtlamaya başladığı
matematik elyazmalarının en önemli bölümünü yazdı. Ama yapıtlarıyla ve
herşeyden önce Doğanın Diyalektiği ile, doğabilim alanında belirleyici
rolü oynayan Engels oldu.
Doğanın Diyalektiği,
Engels'in yıllar boyu süren köklü bilimsel çalışmalarının doruğuydu. İlkin
(Ocak 1873 dolaylarında — bkz: bu yapıtın 222-228. sayfaları)
araştırmalarının vardığı sonucu kaba marksist L. Büchner'i eleştiren bir
polemik yapıt biçiminde ortaya koymayı tasarladı. Sonradan kendini daha
kapsamlı bir amaca yöneltti. 30 Mayıs 1873'te, Londra'dan Manchester'daki
Marx'a yolladığı mektupta, Doğanın Diyalektiği'ni yazma niyetinden onu
haberdar etti. Marx bu mektubu, önde gelen kimyacılardan K. Schorlemmer'e
gösterdi. Bu mektubun aslı, Engels'in planının temel noktalarını onaylayan
Schorlemmer'in yorumlarını taşır. Bundan sonraki yıllarda Engels, planı
doğrultusunda çok büyük çalışmalar yaptı, ama bu çalışmalarını
tamamlayamadı.
Engels, Doğanın
Diyalektiği'ndeki konuları, 1873'ten 1886'ya kadar olan süre içinde yazdı.
Bu süre boyunca, doğabilimin bellibaşlı sorunları üzerinde geniş bir
malzeme kaynağını inceledi ve aşağı yukarı tamamlanmış olarak 10 makale ve
bölüm ve 170'ten çok not ve parça yazdı.
Engels'in Doğanın Diyalektiği
üzerindeki çalışmaları, iki önemli döneme ayrılabilir: kitap yazma
fikrinden Anti-Dühring üzerindeki çalışmanın başlangıcına kadar olan dönem
(Mayıs 1873-Mayıs 1876) ve Anti-Dühring'in tamamlanışından Marx'ın ölümüne
kadar geçen dönem (Temmuz 1878-Mart 1883). İlk dönemde, Engels, özellikle
bilgi toplamakla meşguldü ve parçaların çoğunu ve "Giriş"i yazdı. İkinci
dönemde ise, gelecekteki kitabı için özel bir plan hazırladı ve yeni
parçaların çoğunu ve hemen hemen bütün bölümleri yazdı. Marx'ın ölümü
üzerine, Kapital'in yayınlanması işini ve uluslararası işçi hareketi
önderliğini yüklenmesi nedeniyle, Engels, artık bilimsel çalışmalarını
yöntemli biçimde yürütemezdi, gerçekten de bitmemiş durumda kalan Doğanın
Diyalektiği üzerindeki çalışmasını sürdüremedi. Ne var ki, hem son
incelemelerinin sonuçlarını, hem yeni bilimsel bilgileri, daha sonraki
dönemde yazdığı bir dizi yapıtta kullandı.
Engels, Doğanın
Diyalektiği'ni yazma amacını Anti-Dühring'in ikinci baskısına yazdığı
"Önsöz"de şöyle ifade ediyordu: "Matematik ve doğabilimlerinde bu
yinelemeyi yaparken, benim için sözkonusu olan şey, doğada, sayısız
değişikliklerin karışıklığı arasından, tarihte de olayların görünürdeki
olumsallığını düzenleyen aynı hareket yasalarının; insan düşüncesi
tarafından gerçekleştirilen evrim tarihinde iletken bir zincir
oluşturarak, yavaş yavaş düşünen insanların bilinç alanına giren aynı
yasaların: Hegel'in ilk kez olarak geniş bir tarzda, ama mistikleştirilmiş
bir biçim altında geliştirdiği, ve bizim, öbür özlemlerimiz arasında, bu
mistik zarftan çekip çıkarmak, ve bütün basitlikleri, bütün genellikleri
ile bilinç alanına sokmak istediğimiz yasaların, doğada kendilerini kabul
ettirdiklerinden —bütünde hiçbir kuşkum olmadığına göre— ayrıntıda emin
olmaktı. ... [Benim için], diyalektik yasaları kurgu aracıyla doğaya
sokmak değil, ama onları orada bulmak ve oradan çıkarmak sözkonusu
olabilirdi."* Bu nedenle, amaç, doğanın nesnel diyalektiğini ortaya koymak
ve böylece doğabilimde bilinçli materyalist diyalektiğin gerekirliğini
kanıtlamak, idealizmi, metafiziği, bilinemezciliği (agnostisizmi) ve kaba
materyalizmi bilimden söküp atmak, bilimsel gelişmenin bellibaşlı
sonuçlarını, diyalektik materyalizm açısından genelleştirmek ve böylece
materyalist diyalektiğin temel yasalarının evrensel niteliğini
göstermekti.
Engels, bu sonuca varmak
için, zengin bir bilgi dağarcığı meydana getirdi. C. Bossut (matematik),
J.H. Mädler ve A. Secchi (gökbilim), J. R. Mayer, H. Helmholtz, W. R.
Grove, W. Thomson (fizik), A. Naumann, H. E. Roscoe ve K. Schorlemmer
(kimya), Charles Darwin, Ernst H¾ckel ve H. A. Nicholson (biyoloji) dahil
olmak üzere, önemli bilim adamlarının yüze yakın yapıtını ve bunların
yanısıra Nature adlı dergiyi kullandı. Ne yazık ki, birçok nedenle Engels,
o zamanlar az bilinen, ama tarihsel bakımdan daha az değerli olmayan bazı
yapıtları, örneğin Lomonosov'un, Lobaçevski'nin, Riemann'ın ve Butlerov'un
yapıtlarını ya da Maxwell'in elektromanyetik alan teorisi üzerindeki
çalışmalarını kullanma olanağı bulamadı.
Tamamlanmamış olmasına ve
bazı kısımlarının öntaslaklar ve bölük-pörçük notlar niteliğinde
bulunmasına karşın, Doğanın Diyalektiği birbiriyle bağıntılı bir bütündür,
ortak temel fikirlerle ve iyi düzenlenmiş tek bir planla
birleştirilmiştir.
Doğanın Diyalektiği'nde
Engels, özellikle Rönesanstan 19. yüzyılın ortasına kadar olan dönem için
doğabilim tarihinden geniş kanıtlar kullanarak, doğabilimdeki gelişimin
son tahlilde pratik gereksinmeler ve üretim tarafından belirlendiğini
göstermiştir. Marksizmin tarihinde ilk kez olarak Engels, felsefe ve
doğabilim arasındaki ilişki sorunuyla esaslı biçimde uğraşmış, bunların
birbirleriyle karşılıklı bağımlılığını ortaya koymuş, "doğabilimdeki
gelişme nedeniyle, bu alanda metafizik görüşün olanaksız hale geldiğini"
ve "diyalektiğe dönüşün bilinçsizce, dolayısıyla çelişik olarak ve yavaş
yavaş yeraldığını" ve hegelci gizemcilikten arıtılmış diyalektiğin
"doğabilim için mutlak bir zorunluluk olduğunu"* kanıtlamış ve bilim
adamlarını, diyalektik yöntemi bilinçli bir biçimde kullanmayı öğrenmeye
çağırmıştır.
Engels, diyalektik
materyalizmin madde ve hareket, zaman ve uzay konusundaki temel
postulatlarını işlemiştir. Diyalektiğin özgül bir tanımını yapmış,
diyalektiğin üç temel yasasını formüle etmiş ve "diyalektik yasaların,
doğanın gelişmesinin gerçek yasaları olduğunu, bu yüzden teorik doğabilim
için de geçerli bulunduklarını"** göstermiştir.
Doğanın Diyalektiği'nin temel
fikri, maddenin hareket biçimlerinin sınıflandırılması ve buna göre de, bu
hareket biçimleriyle uğraşan bilimlerin sınıflandırılmasıdır. Hareketin en
basit biçimi yer değişimi, en yüksek biçimi de düşüncedir. Mekanik,
fiziksel, kimyasal ve biyolojik hareket biçimleri, doğabilimlerin ele
aldığı ana biçimlerdir. Hareketin her basit biçimi, diyalektik bir
sıçrayışla daha üst bir biçime çevrilir. Hareketin her üst biçimi, bir alt
öğe olarak, daha basit bir biçimi kapsar, ama o biçime inmez. Engels,
doğabilimlerin diyalektik materyalist bir sınıflandırmasını, maddenin
hareket biçimine ilişkin bu teorinin temeli üzerine kurar. Bu bilimlerden
herbiri "hareketin tek bir biçimini, ya da birbirine bağlı ve birbirine
geçen bir dizi hareket biçimini tahlil eder".*
Engels, bu temel fikri daima
gözönünde tutarak, matematiğin, mekaniğin, fiziğin, kimyanın ve
biyolojinin diyalektik içeriğini tutarlı bir biçimde inceler. Matematikte,
matematik soyutlamaların görünüşteki önselliği sorununu, gökbilimde güneş
sisteminin kökeni ve gelişimi sorununu, fizikte enerjinin dönüşümü
teorisini, kimyada atom sorununu, biyolojide yaşamın özü ve kökeni
sorununu, hücre teorisi ve darvinciliği seçer. Engels'in kitapta formüle
ettiği insan kökeninin emek teorisi, doğabilimden toplum tarihine geçişi
ortaya koyar.
Bütün bu sorunlarla
uğraşırken Engels, kendisini, şu ya da bu bilimsel buluşu yalnızca
kaydetmekle sınırlamaz, ama doğabilimin daha önemli başarılarını, yeni bir
yoldan yorumlamak için, diyalektik materyalist yöntemi kullanır. Enerjinin
sakınımı yasasını ortaya koyan J. R. Mayer'in ve öteki bilginlerin bu
buluşunun öneminden sözederken, Engels, bu buluşta özellikle yeni şeyin,
doğanın mutlak yasasının formülasyonu olduğunu, bu yasaya göre, herhangi
bir hareket biçiminin bir başka hareket biçimine dönüşebileceğini ve
dönüşmek zorunda olduğunu vurgular. Engels, enerjinin nicelik ya da
nitelik yönünden yokedilemezliğini ve sınırsız evrende, başka bir hareket
biçimine dönüşen hiçbir hareket biçiminin, bir hareket biçimi olarak
bütünüyle yokolamazlığı önermesini öne sürerek, enerjinin sakınımı
yasasının anlaşılmasına katkıda bulunur. Ya da Darwin'in buluşunun
tarihsel önemi üzerinde dururken, öte yandan, onun türlerin değişebilme
yeteneğinin nedenlerine önem vermediğini de belirtir. Varolma savaşımını
mutlak gören tekyanlı görüşü eleştirir, organizmaların gelişiminde,
çevrenin etkisi ve organizmaları belirleyici bir etken olarak
metabolizmanın rolü üzerinde önemle durur.
Engels, diyalektik
materyalist yöntemi kullanarak, çağdaş doğabilimin birçok sorununu çözer,
bilimsel gelişmenin ilerdeki eğilimini önceden tahmin eder ve bilimin daha
sonraki başarılarını zamanından önce ortaya koyar. Örneğin iki katlı
hareket ölçüsü sorununu çözümler; çağdaş elektrik teorisinin çelişkilerini
tahlil ederek, elektrolitik ayrışım teorisini önceden ortaya koyar.
Kendi zamanındaki bilim
adamlarının çoğundan farklı olarak, Engels, atomun karmaşıklığı fikrini
savunur ve geliştirir. Şöyle yazmıştır: "Bununla birlikte, atomları,
hiçbir zaman basit ya da genellikle bilinen en küçük madde parçacıkları
olarak kabul etmek doğru değildir."* Engels, farklı düzenlerin
matematiksel sonsuz küçüklüklerini andıran parçacıkların varlığını önceden
görmüştür. Maddenin yapısına ilişkin bugünkü teori, atomun tükenmezliği ve
karmaşıklığı hakkında Engels'in görüşünü doğrulamıştır ve doğrulamaya
devam etmektedir. Engels, madde kavramını, çekmenin ve itmenin birliği
olarak, ayrıntılarıyla incelerken, çağdaş fiziğin kullandığı bir deyimle,
böyle bir maddenin hareketsiz bir kütle olamayacağını göstermiş ve bu, 20.
yüzyılın buluşlarıyla doğrulanmıştır.
Doğanın Diyalektiği'nde,
Engels, yaşamın tanımını verir. Şöyle demiştir: "Yaşam, protein
cisimlerinin varoluş tarzıdır."** Bu tanımlama, yaşamın kökeni ve özü
sorununu incelemekte bir hareket noktası görevini yapmıştır.
İnsanın kökenine ilişkin emek
teorisinin gelişimini Engels'e borçluyuz. "Maymundan İnsana Geçişte Emeğin
Rolü" adlı parlak denemesinde Engels, insanın fizik tipinin ve insan
toplumunun biçimlenmesinde, emeğin ve araçların biçimlenmesinin
belirleyici rolünü açıklığa kavuşturur. İnsanın atası olan maymunsunun,
uzun bir evrim sonucu, nitelik bakımından farklı bir varlığa nasıl
dönüştüğünü gösterir.
Engels, bilimin her dalında
ilerici görüşleri ve teorileri destekler, bunlara dikkati çeker ve
geliştirir. Özellikle, periyodik tabloyu bulan Rus kimyacısı D. İ.
Mendelyev'in bu büyük başarısını över. Aynı zamanda, bilimin son
başarılarıyla artık uyuşmayan ve daha ileri araştırmaları engelleyen
kavramlarla savaşır. Örneğin, evrenin ısı kaybı dolayısıyla zamanla
öleceği yolunda R. Clausius, W. Thomson ve J. Loschmidt tarafından öne
sürülen varsayımı suçlamıştır. Bu moda varsayımın, doğru olarak saptanan,
enerjinin sakınımı ve dönüşümü hakkındaki yasaya ters düştüğünü gösterir.
Hareketin nitelik bakımından olduğu kadar, nicelik bakımından da
yokolmazlığı ve evrenin ısı kaybıyla ölmesinin olanaksızlığı üzerindeki
temel görüşleri, ilerici doğabilimin daha sonraki yoluna ışık tutmuştur.
Bütün kitabı boyunca, doğanın
diyalektiğini açığa çıkartarak Engels, kaba (vulgar) materyalizm gibi,
metafizik gibi, idealizm, bilinemezcilik, tekyanlı görgücülük ve
mekanikçilik, tinselcilik gibi ve din ideolojisinin buna benzer ifadeleri
gibi, bilim adamları arasındaki çeşitli bilim-dışı eğilimlere karşı
savaşmıştır.
Söylemenin gereği yok ki,
Doğanın Diyalektiği'nde yeralan bazı ayrıntılar, esas olarak yazarın
kullandığı olgulara dayanan veriler, doğa bilimlerinde son zamanlardaki
hızlı ve devrimci gelişmeler sonucu eskimiştir. Örneğin, Kant-Laplace'ın
evrendoğum teorisinin artık modası geçmiştir. Esirin mekanik varsayımı
tamamen reddedilmiştir. Elektrik akımı hızının, ışık hızını aşamayacağı
kabul edilmiştir. Ama bu ayrıntıların hiçbiri, yapıtın özünü etkilemez.
Kitabın genel yöntemi ve genel düşüncesi geçerlidir ve her zaman geçerli
kalacaktır.
Doğanın Diyalektiği'nde
önemli olan yöntemdir, yani materyalist diyalektiktir. Yazar, dünyayı
tanımakta teorik düşüncenin, yöntemin rolünü büyük bir güçle ortaya
koymaktadır. "Gerçekten de diyalektik, cezalandırılamadığı için,
horgörülemez", çünkü teorik düşünce olmaksızın "herhangi bir kişi, iki
doğal olguyu birbiriyle ilişki içine sokamaz, ya da onlar arasında varolan
bağı anlayamaz" ve bu böyle olduğu için, doğabilimlerinin çağdaş gelişme
aşamasında diyalektik, kesinlikle "en yüksek ölçüde uygun düşen tek
düşünce yöntemi"dir.*
Doğanın Diyalektiği,
nedensellik, gerekirlilik ve olasılık gibi diyalektik kategorilerle ve
sorunlarla, yargı biçimlerinin sınıflanmasıyla, tümdengelim ve tümevarım
arasındaki ilişkiyle, doğabilimin bir gelişme biçimi olan varsayımların
rolüyle ve daha birçok sorunla, marksizmin kurucularının öteki
yapıtlarından daha fazla ilgilenmiştir.
Bitirilmemiş olmasına karşın,
bu önemli yapıtın teorik içeriği, şaşırtıcı ölçüde zengin ve derindir. Bu
yapıt, diyalektik materyalizmin gelişiminde yeni bir aşamadır.
Materyalizme ve diyalektiğe esaslı bir katkıda bulunmuş ve çağdaş
doğabilimin temel sorunlarının çözüm yolunu göstermiştir.
Engels'in Doğanın
Diyalektiği'ni tamamlayıp yayınlayamadığı söylenmişti. Ne var ki, bu
yapıtın bellibaşlı önermeleri, 19. yüzyılın son çeyreğinde okurlar
tarafından bilinir duruma gelmişti. Çünkü Engels, bu önermelerini, başta
Anti-Dühring, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu adlı
yapıtlarında olmak üzere birçok yapıtında ve Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel
Sosyalizm adlı yapıtının İngilizce baskısının "Giriş" bölümünde
kullanmıştır.
Doğanın Diyalektiği'ndeki
fikirler, 20. yüzyılın başında, geniş ölçüde birikmiş olan bilimsel
bilgilerin felsefi genellemesini sağlayan, Lenin'in Materyalizm ve
Ampiryokritisizm adlı parlak yapıtında daha da geliştirilmiştir. Lenin, bu
fikirleri, Felsefe Defterleri'nde ve "Militan Materyalizmin Önemi Üzerine"
adlı program makalesinde ayrıntılarıyla işlemiştir. Lenin, Doğanın
Diyalektiği'nden habersizdi (bu yapıt ilk kez, onun ölümünden sonra
basılmıştır), ama Marx ve Engels'in diyalektik materyalizminin yardımıyla,
birçok temel sorunda, Engels'in Doğanın Diyalektiği'nde vardığı sonuçlara
ulaşmış ve Engels'in tezlerini ilerletmiştir.
20. yüzyıldaki bilimsel
başarılar, Marx ve Engels'in diyalektik materyalist doğa kavramını
doğrulamış ve bu kavrama katkıda bulunmuştur. Fizikte, Max Planck'ın,
Niels Bohr'un ve Louis de Broglie'nin buluşları, maddenin sürekliliğine ve
karşıtların birliğine ilişkin diyalektik postulatı bilimsel olarak
tanıtlamıştır. Albert Einstein'ın rölativite teorisi, Engels'in, madde,
hareket, zaman ve uzay üzerindeki tezlerini somutlaştırmıştır. Modern
temel parçacık teorisi, atomun ve elektronun tükenmezliğine ilişkin Engels
ve Lenin tarafından ortaya konan önermeleri tamamen doğrular. Diyalektik
materyalizmin biyoloji alanında vardığı sonuçlar da aynı şekilde
doğrulanmıştır. Sibernetik ve birçok yeni bilim, örneğin fizik kimyası,
biyokimya, jeofizik, uzay biyolojisi vb., farklı bilimlerin biraraya
gelmesiyle büyük başarılar elde edilebileceğine ilişkin Engels'in ortaya
attığı öngörüyü doğrulamıştır ve doğrulamaya devam etmektedir.
Diyalektik materyalizmin,
marksist yöntemin tarihsel doğrulanmasının sonuçları işte bunlardır. Son
on yıllar, Engels'in ve Lenin'in, felsefe ile doğabiliminin, filozof ile
bilimadamının bir ittifak kurması gereğine ilişkin fikirlerinin
doğruluğunu ve önemini göstermiştir. Geleceğin, bu fikrin önemini
tanıtlayacak yeni kanıtlar getireceği kuşkusuzdur.
Doğanın Diyalektiği'nin
teorik içeriği, yüz yılı aşkın bir tarih döneminde doğrulanmıştır ve bilim
ve teknolojide elde edilen yeni başarılarla, bu teorik içerik sürekli
olarak zenginleşmektedir. Bu yapıtın ölümsüz fikirleri, bu atom enerjisi,
sibernetik makineler, organik doğa yasalarının uygulanması ve uzayın keşfi
çağında bilimin yolunu aydınlatmaya devam edecektir.
ENGELS, ölümünden kısa bir
süre önce Doğanın Diyalektiği'ne ait yazılarını ve notlarını dört dosyaya
ayırmış ve yapıt bizim elimize bu dört dosya halinde geçmiştir. Engels,
dosyalara şu başlıkları koymuştur: (1) "Diyalektik ve Doğabilim", (2)
"Doğanın İncelenmesi ve Diyalektik", (3) "Doğanın Diyalektiği" ve (4)
"Matematik ve Doğabilim. Çeşitli". Dosyalardan yalnızca ikisi —ikinci ve
üçüncü dosya— yazarın hazırladığı içindekiler tablosuna sahiptir.
Engels'in ikinci ve üçüncü dosya için ayırdığı malzemeyi ve bu malzemenin
dosyalarındaki düzenlemesini bu içindekiler tablosunun varlığı
dolayısıyla, kesin olarak biliyoruz. Birinci ve dördüncü dosyalara
gelince, bu dosyalara ait sayfaların, Engels'in istediği gibi
düzenlendiğinden tam olarak emin değiliz.
Birinci dosya ("Diyalektik ve
Doğabilim") iki kısımdan oluşmuştur: (1) Arkalı-önlü 11 sayfaya yazılan,
herbiri yazar tarafından numaralanmış ve tek tek hepsine "Doğanın
Diyalektiği" başlığı konmuş notlar. Biri ötekinden çizgiyle ayrılmış olan
bu notlar, 1873 ile 1876 arasındaki dönemde yazılmışlardır. Bu notlar,
kronolojik sırayla yazılmış ve elyazması sayfaların numaraları bu
düzenlemeye göre konmuştur. (2) Her biri uzun bir not ya da çizgilerle
birbirinden ayrılmış birçok kısa notu kapsayan numaralanmamış 20 sayfa. Bu
notlardan pek azı, tarihlerini saptayabilmemizi mümkün kılacak veriyi
içermektedir.
İkinci dosya ("Doğanın ve
Diyalektiğin İncelenmesi") üç geniş notu kapsamaktadır: "Gerçek Dünyada
Matematik Sonsuzluğun İlkörnekleri Üzerine", " ‘Mekanik’ Doğa Anlayışı
Üzerine", "Nägeli'nin Sonsuzluğu Anlama Yeteneksizliği Üzerine",
"Anti-Dühring'e Eski Önsöz. Diyalektik Üzerine". "Maymundan İnsana Geçişte
Emeğin Rolü" başlıklı yazı, "Feuerbach'tan Çıkarılan Kısım" başlığı
altında geniş bir parça. Bu dosya için Engels'in hazırladığı içindekiler
tablosu, bu dosyanın ilkinde iki yazıyı daha kapsadığını göstermektedir:
"Hareketin Temel Biçimleri" ve "Ruhlar Aleminde Doğabilim". Daha sonra,
Engels, bu iki yazının başlıklarını ikinci dosyanın içindekiler
tablosundan çizerek çıkarmış ve bu iki yazıyı, yarım kalmış yapıtının daha
fazla tamamlanmış parçalarını topladığı üçüncü dosyaya aktarmıştır.
Üçüncü dosya ("Doğanın
Diyalektiği") en tamamlanmış altı yazıyı kapsamaktadır: "Hareketin Temel
Biçimleri", "Hareketin Ölçüsü. — İş", "Elektrik", "Ruhlar Aleminde
Doğabilim", "Giriş" ve "Gel-Git Sürtünmesi".
Dördüncü dosya ("Matematik ve
Doğabilim. Çeşitli") tamamlanmamış iki kesimi kapsar: "Diyalektik" ve
"Isı". Herbiri uzun bir notu, ya da birbirinden çizgiyle ayrılmış kısa
notları kapsayan on sekiz numarasız sayfa ve matematik hesapları kapsayan
birçok sayfa. Dördüncü dosyadaki notlar arasında, Doğanın Diyalektiği'ne
ait iki plan anaçizgisi de bulunmaktadır. Bu notların tarihleri, yalnızca
birkaç durumda saptanabilir.
Dosyaların içeriklerinin
ayrıntılı dizini ve Doğanın Diyalektiği'ne ait bölüm ve parçaların
kronolojisi bu kitabın sonuna konulmuştur.
Dört dosyanın içindekiler
listesine şöyle bir gözatmak, Engels'in, bu listeye, yalnızca Doğanın
Diyalektiği için yazılmış bölümleri ve ilk tasarıları koymakla
yetinmediğini, ama bu yapıt için düşünülmemiş bazı elyazmalarını, örneğin
"Anti-Dühring'e Eski Önsöz", iki "Anti-Dühring'e Not" ("Gerçek Dünyada
Matematik Sonsuzluğun İlkörnekleri Üzerine" ve " ‘Mekanik’ Doğa Anlayışı
Üzerine"), "Feuerbach'tan Çıkarılan Kısım", "Maymundan İnsana Geçişte
Emeğin Rolü" ve "Ruhlar Aleminde Doğabilim" gibi elyazmalarını da
koyduğunu göstermektedir.
Doğanın Diyalektiği'nin bu
baskısı, Engels'in dört dosyasındaki bütün herşeyi kapsamına almıştır.
Yalnızca, herhangi bir açıklayıcı not taşımayan matematik hesapları
gösteren birkaç sayfa ve Doğanın Diyalektiği ile ilişkili olmadığı açıkça
anlaşılan şu notlar alınmamıştır: (1) Anti-Dühring'e asıl "Giriş"in
anaçizgileri (modern sosyalizm üzerine), (2) kölelik üzerine bir parça,
(3) Charles Fourier'nin Yeni Sınai ve Toplumsal Dünya — New Industrial and
Social World adlı yapıtından alıntılar (bu üç not, Anti-Dühring için
yapılan hazırlık çalışmasının parçalarıdır) ve (4) Alman kimyacısı Philip
Pauli'nin, değerin emek teorisine karşılık öne sürdüğü olumsuz görüşe
ilişkin olarak, Engels'in yorumunu da kapsayan kısa bir not.
Bu sınırlar içinde, Doğanın
Diyalektiği, 10 yazı ve bölüm, 169 not ve parça ve iki plan anaçizgisi
olmak üzere, 181 parçayı içermektedir.
Bu kitaptaki malzeme,
Engels'in elimize ulaşan iki plan anaçizgisinde gösterilen doğrultudan
ayrılmaksızın konularına göre düzenlenmiştir. Her iki plan, kitabın hemen
başında verilmiştir. Bunlardan, Engels'in çalışmasının bütününü kavrayan
ve daha ayrıntılı olanı, herşey öyle gösteriyor ki, 1878 Ağustosunda
yazılmıştır. Çalışmanın yalnızca bir bölümünü kapsayan ikinci plan ise,
aşağı yukarı 1880'de yazılmıştır. Doğanın Diyalektiği'nde kullanılan ve
Engels'in üzerinde kesintili olarak on üç yıl (1873-1886) çalıştığı
malzeme, genel planda gösterilen konularla tam olarak uygun düşmemektedir.
1878'de yapılan plandaki bütün ayrıntılara uymanın olanaksızlığının nedeni
de budur. Ne var ki, gene de, Doğanın Diyalektiği elyazmasının temel
içeriği ile plan anaçizgileri birbirine uygun düşmektedir. Bu yüzden,
malzemenin sıraya konması, plan anaçizgilerine dayandırılmıştır.
Malzemenin bölümlere ayrılmasında tutulan yol, bizzat Engels tarafından
gösterilen yoldur: bir yanda azçok tamamlanmış bölümler, öte yanda
hazırlayıcı notlar. Böylece kitap iki kısma ayrılmıştır: (1) makaleler ve
bölümler, (2) notlar ve parçalar. Bu iki kısımdan herbirinde, malzeme,
Engels'in planındaki temel çizgilere uygun düşen aynı kılavuz örneğe göre
düzenlenmiştir.
Bu temel çizgiler
çerçevesinde bölümler şöyle sıralanmıştır: (a) tarihsel giriş, (b)
materyalist diyalektiğin genel sorunları, (c) bilimlerin
sınıflandırılması, (d) tek tek bilimlerin diyalektik kapsamına ilişkin
düşünceler, (e) doğabilimin önemli bazı yöntembilimsel sorunlarının
incelenmesi, (f) toplum bilimlerine geçiş. Sonuncu bölüm, hemen hemen hiç
işlenmeden kalan tek bölümdür.
Planın anaçizgileri
gereğince, Doğanın Diyalektiği kitabının birinci kısmını oluşturan makale
ve bölümlerin sırası şöyledir:
(1) Giriş
(1875-76'da yazılmıştır).
(2)
Anti-Dühring'e Eski Önsöz. Diyalektik Üzerine (Mayıs-Haziran 1878).
(3) Ruhlar
Aleminde Doğabilim (1878 başları).
(4)
Diyalektik (1879 sonları).
(5)
Hareketin Temel Biçimleri (1880-81).
(6)
Hareketin Ölçüsü. — İş (1880-81).
(7)
Gel-Git Sürtünmesi (1880-81).
(8) Isı
(Nisan 1881-Kasım 1882).
(9)
Elektrik (1882).
(10)
Maymundan İnsana Geçişte Emeğin Rolü (Haziran 1876).
Bu makalelere ve bölümlere
bakılınca görülür ki, doğabilimden toplumsal bilime bir geçiş olan
"Maymundan İnsana Geçişte Emeğin Rolü" adlı yazı dışında bütün konuların
sırası, kronolojik sıraya hemen hemen uygun düşmektedir. "Ruhlar Aleminde
Doğabilim" başlıklı yazı, Engels'in plan taslağında belirtilmemiştir.
Muhtemelen Engels, bu yazıyı, ilkin bir dergide ayrıca yayınlamayı
düşünmüş ve son zamana kadar, Doğanın Diyalektiği'ne katmamıştır. Burada
makaleler ve bölümler arasında, bu yazı, üçüncü sırayı tutmaktadır. Çünkü,
ondan önceki iki yazının olduğu gibi, bu yazının da genel yöntembilimsel
bir önemi vardır ve temel fikrinde (görgücül doğabilim için teorik düşünce
gereği) "Anti-Dühring'e Eski Önsöz"le hayli yakından bağlıdır.
Kitabın ikinci kısmını
oluşturan ilk taslaklara, notlara ve parçalara gelince, kullanılabilecek
malzemenin, Engels'in plan taslağıyla karşılaştırılması, bu malzemenin
şöyle sıralanmasını gerekli kılmaktadır:
(1) Bilim
Tarihinden
(2)
Doğabilim ve Felsefe
(3)
Diyalektik
(4)
Maddenin Hareket Biçimleri, Bilimlerin Sınıflandırılması
(5)
Matematik
(6)
Mekanik ve Gökbilim
(7) Fizik
(8) Kimya
(9)
Biyoloji.
Parçaların bu kesimlerinin
Doğanın Diyalektiği'nin on makale ve bölümünün başlıklarıyla
karşılaştırılması, makalelerle parçaların sıralanışının hemen hemen aynı
olduğunu gösterir. Parçaların ilk kesimi, Doğanın Diyalektiği'ndeki ilk
makaleye uygun düşmektedir. Aynı şekilde ikinci kesim ikinci ve üçüncü
makalelere, üçüncü kesim dördüncü makaleye, dördüncü kesim beşinci
makaleye, altıncı kesim altıncı ve yedinci makalelere, yedinci kesim
sekizinci ve dokuzuncu makalelere uygun düşmektedir. Parçalar arasında,
onuncu makalenin karşılığı yoktur.
Kesimler içinde, parçalar,
aynı şekilde, konularına göre düzenlenmiştir. İlk parçalar daha çok genel
sorunlarla ilgilidir, sonraki parçalar, daha özel konulara ayrılmıştır.
"Bilim Tarihinden" başlıklı kesimdeki parçalar, bilimlerin eski insanlar
arasında doğuşundan Engels'in çağdaşlarına kadar, tarihsel sıraya göre
dizilmiştir. "Diyalektik" kesiminde ilk verilen notlar, diyalektiğin genel
sorunlarına ve temel yasalarına ilişkin olanlardır, sonraki notlar, öznel
diyalektik denen şeye aittir. Olanaklar elverdikçe, her kesim bir sonraki
kesime geçişe yararı olan parçalarla sonuçlandırılmıştır.
Doğanın Diyalektiği'ndeki
malzeme, Engels'in yaşadığı süre içinde basılmamıştır. Engels'in ölümü
üzerine elyazmaları, otuz yıl süreyle Alman Sosyal-Demokrat Partisinin
arşivlerinde saklanmıştır. Yazar tarafından Doğanın Diyalektiği'ne konan
makalelerden yalnızca ikisi günışığına çıkmıştır. Bu yazılardan birincisi
"Maymundan İnsana Geçişte Emeğin Rolü", Die Neue Zeit'ta 1896'da; "Ruhlar
Aleminde Doğabilim", Illustrierter Neue Welt-Kalender'de 1898'de
yayınlanmıştır. Doğanın Diyalektiği'nin tam metni, ilk kez, 1925'te
Sovyetler Birliği'nde yayınlanmıştır. (Marx ve Engels Arşivleri, ikinci
kitap.) Bu kitapta, Almanca metin, Rusça çevirisiyle birlikte verilmiştir.
Engels'in kitabı sonradan birkaç kez daha basılmış ve her fırsatta
elyazmasının okunması sonucu düzeltmeler, çeviride ve malzemenin
düzenlenmesinde düzeltmeler yapılmıştır. Daha sonraki baskılardan en
önemlileri, özgün Almanca baskı olan (Marx-Engels, Gesamtausgabe. F.
Engels, "Herrn Eugen Dührings Umwälzung der Wissenschaft. Dialektik der
Natur." Sonderausgabe. Moskau-Leningrad, 1935) ve birçok yabancı baskıya
örneklik eden 1941 Rusça baskısıdır.
Bu baskıdaki malzeme dizisi,
1941 Rusça baskısının aynıdır. Dikkate değer ölçüde genişletilen notlar ve
dizinler, 1961 Moskova ikinci baskılı, Karl Marx ve Friedrich Engels,
Bütün Yapıtlar'ın — Collected Works'ün 20. cildine uygun olarak
verilmiştir.
Sovyetler Birliği Komünist
Partisi Merkez Komitesi Marksizm-Leninizm Enstitüsü
|