KARL MARX
JENNY'YE ADANMIŞ ŞİİR ALBÜMLERİNDEN
KARL MARX'TAN JENNY'YE ŞİİRLER
ORHAN TÜLEYLİOĞLU
Karl Marx'ın 1836-1837 yılları arasında, Jenny'ye yazdığı
aşk şiirleri Sol Yayınlarından çıktı.
Von Westphalen Baronunun kızı Jenny 1814'te Treves'te
doğdu. Almanya'nın on iki bin nüfuslu, henüz sanayileşmemiş küçük bir
kenti olan Treves, bağlarla çevrili. Roma kalıntılarıyla dolu, biri
devrim ve ardından öteki de imparatorluk dönemleri olmak üzere onar
yıllık iki dönem Fransız yönetiminin izlerini taşıyordu. Subay, memur ve
zenginlerden oluşan kentin tüm saygın kişilerinin üyesi olduğu, bir tür
klüp olan Gesellschalf Gazinosu çevresinde, toplumsal yaşam
olabildiğince yoğundu. Jenny ile Karl'ın babaları da bu gazinonun
üyesiydi. Baron Von Westphalen ile Heinrich Marx, aralarında çok iyi
ilişkiler kurmuşlardı. Aydınlanma düşüncesinden derinden etkilenmiş ve
Fransız ekinini içmiş bu iki insan, politikasından hep yakınarak da
olsa, bağlı bulundukları Prusya Monarşisi karşısında aynı kapalı konumda
yer almakta ve gazino etkinlikleri çerçevesinde, belli bir eleştirici
düşünceyi paylaşmaktaydılar. Eşlerinin karşılıklı ilişkileri yüzeysel
olmasına rağmen, çocuklar arasındaki dostluk çok iyiydi. Jenny ile
Karl'ın ablası Sophie ve Karl ile, liseden okul arkadaşı olan Jenny'nin
erkek kardeşi birbirlerinden hiç ayrılmıyorlardı.
O sıralarda on yedi yaşında olan Jenny, Treves
salonlarının gözdesi, baloların kraliçesi ve garden partilerinin kadın
kahramanıyken, genç Marx oniki-onüç yaşlarında, soruları ve zekasıyla
çevresini büyülemekteydi. Ama hiç kimse Marx'ın Marx olacağını, onun
sözünün dünyanın dört bir yanında yankılanacağını ve saygı nesnesi
olacağını bilmemekteydi.
Dönemin bütün Alman gençliği gibi, Jenny de romantikti.
Sturm und Drang, usçuluğa karşı bir tepki olarak doğmuş bu yazınsal
hareket, etkilerini göstermiş; bütün Alman gençliği gibi, Jenny de,
devrim düşüncesiyle eğlenmekteydi. Her yerde düşünce kaynamakta,
tartışmalar, toplantılar birbirini izlemekteydi. 27 Mayıs 1832'de
Hamboch'taki Palatinat'ta otuz bin Alman genci "Birlik! Özgürlük!" diye
bağırarak gösteri yaptıklarında, Karl ve Jenny de bu dileğe yürekten
katılırlar. O sıralarda Almanya, yüz otuz altı krallık, dükalık,
prenslik, serbest kent ve başkenti Berlin'le en büyük parçayı oluşturan
Prusya ile birlikte bir mozayikti.
1835 Eylülünde, babası Karl'ı hukuk öğrenmesi için
üniversite kenti Bonn'a gönderdi. Jenny ve Karl Marx, çocukluklarından
bu yana ilk kez ayrı kalacaklardı. Karl, ona hoşçakal deyip sarılmaya
geldiğinde, kendisine mektup yazma sözü vermiş, ama bunu hiç tutmamıştı.
Karl kendisine çok güvenen on yedi yaşındaki bir oğlandan
beklenebilecek bütün delilikleri Bonn'da yapmaktaydı. Ozanlar
Derneği'nin üyesi olan ve taşkın bir lirizmle şiir yazmaya koyulan Karl,
kendileriyle içki içtiği, şarkı söylediği ve geceler boyunca dövüştüğü
öğrencilerin derneğine katılır. Kaşı yarılır, geceleyin gürültü yaptığı
için bir günlük hücre hapsine çarptırılır. Tabancayla düello yapar,
sakal bırakır; bir sakal ki artık onu hiç kesmeyecektir.
Karl 1836'nın Ağustos ayında, öğretim yılının sonunda
Treves'e geri gelir. Küçük Karl, gür ve uzun kara saçları, çember
sakalıyla, güçlü kuvvetli, on sekiz yaşında koca bir oğlan olmuştur.
Jenny, yirmi iki yaşında, güzelliğinin olanca görkemi içindedir. İki
genç uzun bir ayrılıktan sonra karşılaştıklarında, birbirlerine
çarpılacak ve o gün, gizli bir nişanla noktalanacaktır.
Jenny, Karl'ı yeniden görünce, onun varlığının Treves'li
bütün gençleri yavan ve anlamsız kıldığını kavramış ve tutkulu bir
biçimde, onu eş olarak istemişti. Ne var ki Karl, Ekim ayında, bu kez
Berlin Üniversitesini kazanmak üzere Treves'i terk ettiğinde Jenny,
tasarılarından babasına daha hiç söz etmemişti. Bu genç insanların
önünde yedi yıllık bir kumsal uzanmaktaydı; yedi yıl süren yarı gizli
bir nişanlılık, dizginsiz bir romantizm, coşkun mektuplar, ertelenmiş
arzu, doruk noktasına varmış duygusallık ikliminde yedi yıllık bir
bekleyiş...
Karl, Jenny için, babası aracılığıyla kendisine
gönderdiği elli yedi sone ve balad yazdı. Jenny'ye yağdırdığı, gönül
sıcaklığıyla dolu bu şiirler, Marx'ın yayımlanmış, tam anlamıyla
yazınsal nitelikli biricik yapıtlarıdır.
Bir şey daha diyeyim, çocuk sana:
Bir ayrılık şiiri, şarkılarımın sonu;
Son gümüş dalgalar çarpıp kabaran,
Müziğini Jenny'min soluklarına borçlu.
Uçurumdan aşar gibi çevik ve devleşerek
Koşar yaşamın tez ayaklı saatleri, koşar,
Çağlayanlar içinden, ormanlıklardan,
Son yetkinlik doruğuna sende varana kadar.
Cesaretle bürünmüş ateşten giysilere,
Gururla kalkmış yürek, değişmiş ışıkla,
Egemendir o şimdi, kurtulmuş bağlarından,
Alanlarda yürürüm sapsağlam adımlarla,
Parlak bakışlarında parçalarım acıyı,
Düşle şimşekçe uçarken
Yaşamak ağacına.
Meteliksiz bir devrimciyi koca olarak seçen Jenny'nin
yoksulluk ve sürgün yılları boyunca çok hareketli bir aşk yaşamı oldu.
Marx'a devrimci yaşamında ve yapıtını oluştururken en önemli desteği
verdi.
Jenny ile Karl Marx otuz sekiz yıl evli kaldılar. Bu uzun
süre, tam olarak bir gül bahçesi değildi. Ne var ki bu bir aşktı;
cehennem acısını birlikte yaşadıkları büyük bir aşktı...
Milliyet Sanat, 15 Ocak 1999
|