DOĞANIN
DİYALEKTİĞİ
AİLENİN, ÖZEL MÜLKİYETİN VE
DEVLETİN KÖKENİ
ANTİ-DÜHRİNG
ÜTOPİK
SOSYALİZM VE BİLİMSEL SOSYALİZM
LUDWIG FEUERBACH VE KLASİK ALMAN
FELSEFESİNİN SONU
TARİHTE ZORUN ROLÜ
KÖYLÜLER SAVAŞI
ALMANYA'DA DEVRİM VE
KARŞI-DEVRİM
İNGİLTERE'DE EMEKÇİ SINIFIN
DURUMU
KONUT SORUNU
BÜRO İLE BARİKAT ARASINDA
KOMÜNİZMİN İLKELERİ
HAKİKİ SOSYALİSTLER
|
FRİEDRİCH ENGELS
İNGİLTERE'DE EMEKÇİ SINIFIN DURUMU
[ALMANCA İLK BASKIYA]
ÖNSÖZ
FRİEDRİCH ENGELS
BU ÖNSÖZÜ izleyen kitabı
aslında, İngiltere'nin toplumsal tarihi üzerine yapacağım daha geniş bir
çalışmanın bir bölümü olarak yazmaya niyetlenmiştim.4 Ancak konunun önemi,
çalışmaya başladıktan kısa süre sonra, sorunu ayrıca araştırmamı
gerektirdi.
İşçi sınıfının durumu,
günümüzdeki bütün toplumsal hareketlerin gerçek temeli ve çıkış
noktasıdır; çünkü günümüzdeki toplumsal yoksulluğun en saklanamaz ve en
yüksek olduğu nokta odur. Fransız ve Alman işçi sınıfı komünizmi, bunun
doğrudan; Fourier'cilik ve İngiliz sosyalizmi ise, eğitimli Alman
burjuvazisinin komünizmi, dolaylı ürünleridir. Bir yandan sosyalist
teorilere, öte yandan bunların haklılığına ilişkin yargılara sağlam bir
temel sağlamak için, ve yandaş ya da karşıt duygusal düşlerle fantezilere
bir son vermek için, proletaryanın koşullarının bilgisi kesin bir
zorunluluktur. Ne var ki, proletaryanın içinde bulunduğu koşullar, klasik
biçimiyle, en mükemmel durumuyla yalnızca Britanya İmparatorluğunda,
özellikle de asıl İngiltere'de mevcuttur. Ayrıca, konunun en az ayrıntıyla
bile ortaya konabilmesi için gerek duyulan malzeme, resmî araştırmacılar
tarafından yalnızca İngiltere'de derlenmiş ve yazıya dökülmüştür.
Ben yirmibir ay boyunca,
İngiliz proletaryasını ve onun çabalarını, sevincini, kederini tanıma,
kişisel gözlemle ya da kişisel ilişkiyle onu yakından görme, aynı zamanda
da gerekli otantik kaynaklara başvurarak gözlemlerimi tamamlama fırsatını
buldum. Gördüklerim, duyduklarım ve okuduklarım bu kitapta ortaya
konmuştur. Birçok çevrede, yalnızca bakış açıma değil, özellikle kitap
İngilizlerin eline ulaştıktan sonra, bu kitapta andığım olgulara
saldırılmasını görmeye hazırım. Ayrıca çok iyi biliyorum ki, konunun geniş
kapsamlılığı ve uzun erimli öngörüleri gözönüne alındığında, şurda burda,
bir İngilizin bile sakınamayacağı, önemsiz sayılabilecek hatalarım
gösterilebilir; İngiltere'de bile, benimki gibi tüm işçileri kapsayan bir
kitap henüz olmadığı için, bu olasılık daha fazladır. Ama bakış açımın bir
bütün olarak sunuluşunda sonuca ilişkin tek bir olguda bile sorumlu
olduğum bir hata varsa bunu kanıtlamaya, ama benimki gibi otantik
bilgilerle kanıtlamaya çağırarak, İngiliz burjuvazisine bir an bile
duraksamaksızın meydan okuyorum.
Proletaryanın yaşam
koşullarının İngiltere'de ulaştığı klasik biçimin ortaya konması,
özellikle Almanya için ve tam da şu sıralarda büyük önem taşıyor. Alman
sosyalizmi ve komünizmi, daha çok teorik öncüllerden ortaya çıktı; biz
Alman teorisyenler, bu "kötü gerçeklik"in reformlarına, gerçek ilişkiler
tarafından doğrudan itilmek için, gerçek dünyanın hâlâ çok azını
biliyorduk. En azından, bu reformların açık savunucularından hemen hiçbiri
komünizme, hegelci spekülasyonun Feuerbach'çı çözülüşü yolundan başka bir
yolla ulaşmadı. Proletaryanın gerçek yaşam koşulları hakkında bilgimiz
öylesine azdı ki, şimdi burjuvazinin toplumsal sorunu kendi amaçları için
kötüye kullandığı "işçi sınıfını kalkındırma dernekleri"5 bile, işçilerin
durumuyla ilgili olarak, sürekli, en gülünç ve mantıksız yargılardan yola
çıkıyor. Bu sorunla ilgili olarak olguların bilgisine herkesten çok biz
Almanlar gerek duymaktayız. Gerçi Almanya proletaryasının durumu,
İngiltere'deki klasik biçimine ulaşmadı ama, yine de temelde aynı
toplumsal düzene sahibiz; ulusun zekası, toplumsal sistemin bütünü için
yeni bir temel sağlayacak önlemleri zamanında almazsa, er ya da geç, [bu
toplumsal düzen] Kuzey Denizinin karşı yakasında şu anda ulaşmış olduğu
noktaya kaçınılmaz olarak varmak zorundadır. İngiltere'deki sonuçları,
proletaryanın yoksulluğu ve ezilmesi olan temel nedenler Almanya'da da var
ve uzun vadede aynı sonuçları yaratmak zorundadır. Ama bu arada
İngiltere'deki sefil koşulların kanıtlanmış bir olgu olarak ortaya
konması, bizi Almanya'daki sefil koşulları da kanıtlanmış bir olgu olarak
ortaya koymaya zorlayacak ve Silezya'yla Bohemya'da, Almanya'nın sakin
havasını doğrudan tehdit eden karışıklıkların6 günışığına çıkardığı
tehlikenin genişliğini ve büyüklüğünü ölçebileceğimiz bir ölçüt
sağlayacaktır.
Son olarak, değinmek
istediğim iki nokta daha var. Birincisi Mittelklasse sözcüğünü, kitabın
başından sonuna İngilizce orta-sınıf (ya da genelde söylendiği gibi
orta-sınıflar) sözcüğü karşılığı kullandım. Fransızca burjuvazi sözcüğü
gibi bu da mülksahibi sınıf, özellikle de aristokrasi denen sınıftan
ayrışmış mülksahibi sınıf anlamını taşımaktadır — Fransa ile İngiltere'de
doğrudan doğruya, Almanya'da "kamuoyu" görünümü altında dolaylı biçimde
siyasal iktidarı elinde tutan sınıftır. Bunun gibi, emekçiler (Arbeiter),
proleterler, işçi sınıfı, mülksüz sınıf ve proletarya sözcüklerini
birbirinin dengi sözcükler olarak kullandım. İkincisi, alıntıların
çoğunda, o sözün sahibinin bağlı olduğu partiyi de belirttim; çünkü, hemen
her olayda liberaller kırsal kesimdeki ıstırabı vurgulamaya ve fabrika
yörelerindekiniyse geçiştirmeye çalışırlarken, muhafazakarlar, fabrika
yörelerindeki sefaleti itiraf ediyorlar, ama tarım yörelerinde sefaletin
varlığını kabule yanaşmıyorlar. Aynı nedenle, sanayi işçilerinin durumunu
tanımlayıcı resmî belgelere sahip olmadığım durumlarda, liberal
burjuvazinin yüzüne vurmak için liberal kaynaklardan kanıt sunmayı
yeğledim. Torylerle, çartistlerden, ancak benim yaklaşımımı
destekledikleri ölçüde, o da doğruluğunu kişisel gözlemle belirlemişsem ya
da gerçeği yansıttığına inanıyorsam ya da adını andığım otoritelerin
kişisel ya da yazınsal ününe güveniyorsam alıntı yaptım.
Barmen, 15 Mart 1845
F. ENGELS
|