KARL MARX -
FRİEDRİCH ENGELS
KOMÜNİST PARTİ MANİFESTOSU
KOMÜNİST
MANİFESTO YÜZELLİ YAŞINDA
YAŞAR
ÖZTÜRK
İnsanlık tarihi içinde gelmiş
geçmiş en etkili bildirge olan Komünist Parti Manifestosu 150 yaşına
bastı. Sol Yayınları'nın yeni biçimde kasım ayında yayınladığı Engels'in
Komünizmin İlkeleri, Marx ve Engels'in Komünist Parti Manifestosu
kitaplarının kapağındaki Muzaffer İlhan Erdost'un fotoğrafları "ışığın
gücünü" gösteriyor.
1847 yılının Haziran ayında
toplanan Adalet Birliği Kongresi'ne Marx, içinde bulunduğu mali
olanaksızlıklar nedeni ile katılamadı. Marx'ın kendisinin ve komünist
güçlerin temsilcisi olarak kongreye katılmasını istediği Engels yapısal
değişimler başlattı. Önce Adalet Birliği adı "Komünistler Birliği" oldu.
"Tüm insanlar kardeştir" sloganı yerine "Bütün ülkelerin proleterleri,
birleşin" sözü aldı. Engels bu kongre için hazırladığı ve ancak 1968
yılında ortaya çıkarılan "Komünist İman Yemini Taslağı" çalışmasında
diyaloglar biçimindeki çalışmasını geliştirerek Komünizmin İlkeleri'ne
dönüştürdü.
Komünistler Birliği ikinci
kongresini 29 Kasım 8 Aralık tarihleri arasında yaptı. Kongreye bu kez
Marx da katıldı. 10 gün süren kongrede Marx ve Engels tarihi kararların
alınmasını sağladı. Kongre "Burjuvazinin devrilmesi, proletaryanın
egemenliği, sınıf karşıtlığına dayanan eski burjuva toplumunun
kaldırılması, sınıfsız ve özel mülkiyetsiz yeni bir toplumun kurulması"
programını benimsedi. Kongre Marx'a "Komünistler Birliği"nin resmi
programını hazırlama görevini verdi. Kongreden çıkan "iman yemini" deyimi
yerine "Manifesto" sözcüğünü yeğleyen Marx, çalışmalarına hemen başladı.
Ekim 1847 yılında Engels'in hazırladığı "Komünizmin İlkeleri" taslağından
yararlanarak yoğun bir çalışmanın içine girdi. Engels'in kabaca hamurunu
hazırladığı kilden Marx evrensel anıt hazırladı.
Manifesto 1848 Fransız Komünü
ile başlayacak olan devrimci atılımlara ilham oldu. Ocak ayında
çalışmasına nokta koyan Marx, o dönem bir hayalet olarak kamuoyuna
benimsetmeye çalışılan komünizm gerçekliğini ve bu gerçekliğe karşı kutsal
ittifaka giren güçleri deşifre ediyordu. Önce hayalet, sonra öcü diye
hedef gösterdikleri maddi düşünceye karşı bugün yine aynı kutsal ittifakın
karşı koyuşu Marx ve Engels'in haklılığını yaşamsal olarak gösteriyor.
Sol Yayınları arasında çıkan
Dirk J. Struik'in Komünist Manifesto'nun Doğuşu adlı kitabı yanında
Ertuğrul Kürkçü'nün çevirdiği Sorun Yayınları arasında yayınlanan Karl
Marx - Biyografi ve Evrensel Yayınları arasında okura sunulan Galina
Serebkyakova'nın Ateşi Çalmak Cilt 2- Fırtınanın Ortasında kitaplarında
öyküsünü bulabileceğiniz Komünist Manifesto'yu Lenin şöyle tanımlıyor. "Bu
yapıt bugüne kadar yazılmış olan ciltler dolusu eserin tümüne bedeldir".
Şubat 1948 yılında yapılan ilk baskısı hemen birçok dile çevrilerek
yayınlanan Manifesto, "Berlin Duvarı"nı yıkmakla güneşi balçıkla
sıvayabileceklerini sananlara 150 yıl sonra Türkçe'de özenle hazırlanan
yeni baskısı ile aslında çok iyi bir mesaj gönderiyor. "Ben yıkılmam.
Gecenin karanlığı yerini güneşin ışıklarına bıraktığında göreceksiniz
ayaktayım. Benim yaşama yakınlığım sizin ölüme yakınlığınız kadar bir
durum." Marx bütün toplumların tarihini "sınıf savaşımları tarihi" olarak
nitelendirerek kaleme aldığı Manifesto'da ilk bölümde "ezen ile ezilen"
ilişkisini, geçirdiği evrimleri en öz biçimde anlatıyor. Tarihte son
derece devrimci bir rol oynayan burjuvazinin kendisini var eden düzeni
alaşağı edişi ile başlayan yeni dönemi ise şöyle özetliyor: "Burjuvazi
kendine ölüm getiren silahları yaratmakla kalmamış, bu silahları
kullanacak insanları da var etmiştir. Modern işçi sınıfını, proleterleri.
Burjuvazi, yani sermaye hangi oranda gelişiyorsa, proletarya da modern
işçi sınıfı da aynı oranda gelişiyor."
Burjuvazi, kadını
üretim aleti olarak görür
İkinci bölümde "proleterler
ve komünistler" ilişkisini değerlendirmeye başlayan Marx, komünistlerin
teorisini tek tümce ile özetler: "Özel mülkiyetin kaldırılması". Mülkiyet
konusunda komünistlere yöneltilen saldırıya da yanıt verir. "Özel
mülkiyetin kaldırılmasıyla her türlü çalışmanın duracağı ve genel bir
tembelliğin yayılacağı ileri sürülüyor. Öyle olsaydı, burjuva toplumunun
aylaklık yüzünden çoktan yerle bir olması gerekirdi; çünkü bu toplumda
çalışanlar hiçbir şey edinemiyorlar, bir şeyler edinenler ise
çalışmıyorlar".
Burjuvazinin en çok
kullandığı iki saptırmaya da en güzel biçimde karşılık veren Marx,
"Ailenin kaldırılması! En radikal kişiler bile komünistlerin bu utanç
verici niyeti karşısında parlayıveriyorlar. ... Bizi, çocukların ana
babaları tarafından sömürülmesine son vermeyi istemekle mi suçluyorsunuz?
Bu suçu kabulleniyoruz." sözleri ile aile sorunu konusuna yanıt verirken
"kadın" sorunu konusundaki karalamaları da tersyüz ediyor: "Ama siz
komünistler, kadınların ortaklaşalığını getirmek istiyorsunuz diye
bağırıyor tüm burjuvazi bir ağızdan. Burjuva, karısını, salt bir üretim
aleti olarak görüyor. Üretim araçlarının ortaklaşa kullanılacağını
duyuruyor ve doğal olarak ortaklaşa olma yazgısından kadınların da aynı
biçimde paylarına düşeni alacaklarından başka bir sonuca varamıyor. Söz
konusu olanın, tam da kadınların salt üretim aletleri olma durumuna son
vermek olduğunu aklına bile getiremiyor. ... Burjuvalarımız, kendi
proleterlerinin karılarını ve kızlarını ellerinin altında bulundurmakla
yetinmiyorlar ve resmi fuhuşu bir kenara bırakırsak birbirlerinin
karılarını baştan çıkarmaktan büyük zevk duyuyorlar".
Marx "Vatan-milet
edebiyatı"na da en güzel yanıtı veriyor: "İşçilerin vatanı yoktur.
Onlardan sahip olmadıkları bir şeyi alamayız."
Hayalet hâlâ dolaşıyor
Manifesto'nun üçüncü bölümünü
"sosyalist ve komünist yazın" konusuna ayıran Marx, "Gerici Sosyalizm"
başlığı altında feodal sosyalizm, küçük burjuva sosyalizmi, gerçek
sosyalizm konularını irdelerken, tutucu sosyalizm ya da burjuva
sosyalizmi, eleştirel ütopik sosyalizm ve komünizm olgularına açıklık
getiriyor. Manifesto'yu "Komünistlerin Çeşitli Muhalefet Partileri
Karşısındaki Konumları" IV. bölümle noktalıyor. Manifesto'nun son
paragrafı çok anlamlıdır. "Komünistler kendi görüşlerini ve amaçlarını
gizlemeye tenezzül etmezler. Hedeflerine ancak tüm mevcut toplumsal
düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşılabileceğini açıkça ilan ederler. Varsın
egemen sınıflar bir komünist devrim korkusuyla titresinler. Proleterlerin
zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yok. Kazanacakları bir dünya
var. Bütün ülkelerin işçileri birleşin!"
150 yıl sonra anlam ve
önemini yitirmeyen Marx ve Engels'in Manifesto'su, ezen ve ezilen
ilişkisinin yok olacağı güne kadar "Dünyada komünizmin hayaleti" olarak
dolaşmayı sürdürecek.
Emek, 6 Aralık 1997
|